Diyarbakır’da Gergin Gün: Cinayetin Ardındaki 15 Kişi Mahkemede Hesap Veriyor
Küçücük bir bedene kıyıldığı o karanlık olayın gölgesinde, şimdi 15 sanık mahkeme salonunda adaletin karşısına çıkmış durumda. Fakat mahkeme salonunun kapıları, dış dünyaya sıkıca kapalı...
Güvenlik önlemlerinin en üst seviyeye çıkarıldığı Diyarbakır Adliyesi’nde bugün başlayan duruşma, yalnızca bir ceza davası değil; aynı zamanda toplumsal vicdanın sınavı haline gelmiş durumda. Sabahın erken saatlerinde, zırhlı nakil araçlarıyla Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nden adliyeye getirilen tutuklu sanıklar arasında Narin’in akrabaları da var. Bu detay, davaya dair gerilimi daha en baştan zirveye taşıyor.
Mahkeme heyeti, sanıkların kimlik tespitini tamamladıktan sonra savunmaların alınmasına başladı. Kapalı oturum kararı gereği basına ve izleyicilere tamamen kapalı şekilde gerçekleşen duruşmada, yalnızca avukatlar ile birinci derece aile yakınlarının bulunmasına izin verildi. Ancak içeriden gelen ilk bilgiler, taraflar arasındaki tansiyonun yüksek olduğuna işaret ediyor.
Sanık sandalyesinde oturanlar yalnızca olayın doğrudan faili değil. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla bağlantılı olduğu düşünülen 6’sı tutuklu toplam 12 sanığın yanı sıra, 16 ve 17 yaşlarındaki 3 çocuğu da “suçluyu kayırma” suçlamasıyla hâkim karşısına çıkardı. 6 aydan 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan bu kişiler arasında akrabalar, işçiler ve tanıdıklar bulunuyor. Dava, adeta çocuğun ölümünün ardından kurulan suskunluk duvarının nasıl örüldüğünü gözler önüne seriyor.
Ancak bu yalnızca bu davadan ibaret değil. Olayın merkezindeki isimler için çok daha ağır hükümler söz konusu. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ayrı bir davada, küçük Narin’in annesi Yüksel, ağabeyi Enes, amcası Salim Güran ve aileyle bağlantılı olduğu iddia edilen Nevzat Bahtiyar hakkında daha ağır cezalar isteniyor. Anne, ağabey ve amca için “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenirken, Nevzat Bahtiyar, küçük kızın bedenini sakladığını itiraf ederek 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Yani bugün adliye koridorlarında yaşananlar, sadece bir cinayetin değil, sonrasında gelişen büyük bir suskunluk zincirinin yargılanması niteliğinde. Görünürde yalnızca bir çocuğun öldürülmesi değil; aynı zamanda bu suça göz yuman, saklayan, destek olan herkesin tek tek hesap verdiği bir sürecin içine girilmiş durumda.
Adaletin terazisi bu kez sadece suçluyu değil, sessizliği de tartıyor.