Emeklilerin Alım Gücü Erosyonu ve Hayatta Kalma Mücadelesi

Emeklilerin Alım Gücü Erosyonu ve Hayatta Kalma Mücadelesi
Bu çarpıcı makale, Türkiye'deki emeklilerin karşı karşıya olduğu enflasyonun yıkıcı etkilerini ve alım gücünün nasıl yok edildiğini inceliyor. Emeklilerin yaşam koşulları, ekonomik zorluklar ve hükümetten beklentileri detaylı bir şekilde ele alınıyor.

Türkiye'deki 16 milyon emeklinin yaşadığı zorluklar, artan enflasyon ve azalan alım gücü, her geçen gün daha fazla insanın dikkatini çekiyor. Ekonomik istikrarsızlık ve yönetim sorunları, emeklileri açlık ve yoklukla yüz yüze bırakıyor. Bu makale, emeklilerin içinde bulunduğu durumu derinlemesine inceliyor ve çözüm yolları arıyor.

Alım Gücü ve Enflasyonun Etkileri

Emeklilerin alım gücü, enflasyonun acımasız etkisi altında eriyor. Sendikalar, yoksulluk sınırını 45 bin, açlık sınırını ise 14 bin lira olarak belirliyor. Ancak emeklilerin maaşları bu rakamların çok altında kalıyor. Yoksulluk sınırının altıda biri veya açlık sınırının yarısı kadar maaşla geçinmek neredeyse imkansız bir durum yaratıyor.

Emeklilerin Yaşam Koşulları

Emeklilerin yaşam koşulları, bu ekonomik gerçekler ışığında içler acısı bir hale bürünüyor. Maaşların yetersizliği, birçok emekliyi zorlu seçimlerle karşı karşıya bırakıyor. Bazıları, hayatta kalmak için aşırı ölçülerde tasarruf yapmak veya birden fazla emekliyle birlikte yaşamak zorunda kalıyor.

Hükümet Politikaları ve Çözüm Önerileri

Devletin ekonomi politikaları ve emeklilere yönelik yaklaşımları da eleştiriliyor. Emekliler, maaşlarının artırılmasını ve güncellenmesini talep ediyor. Ayrıca, emekli maaşlarının asgari ücretin altında olmaması, mutfak ve gıda enflasyonunun kontrol altına alınması gibi konular öne çıkıyor.

''16 milyon emeklinin dolaylı hırsızlık anlamına gelen enflasyon canavarı karşısında alım gücü maalesef yok edildi. Emekliler açlığa ve yokluğa mahkûm edildi. Kötü yönetimin ve kur, enflasyon, faiz sarmalının bütün yükü ücretlilerin ve emeklilerin üzerine bindi. Emeklinin hâli içler acısı. Sendikalar yoksulluk sınırını 45 bin, açlık sınırını 14 bin lira olarak belirlediler.

Sorarım sizlere: Yoksulluk sınırının 6’da 1’i olan bir maaşla nasıl geçinilir? Açlık sınırının yarısı olan bir maaşla nasıl hayat sürülür? Ne yapsın emekliler, 6 emekli bir ev tutup Çin'deki gibi koğuş sistemine göre mi yaşasınlar? Yoksulluk sınırının 6’da 1’i maaş mı olur arkadaşlar? Bizler bu millete bunu reva görmeye utanmıyor muyuz, soruyorum hepimize.

“Emeklinin millî gelirden aldığı pay her geçen yıl düşmekte.” gibi cafcaflı tespitlerde bulunmayacağım, o pay zaten uzun yıllardır kırpıla kırpıla bugünlere geldik. Yok kök maaş, yok refah payı; millete vereceğiniz sadakayı, zekâtı mı hesaplıyorsunuz? Bırakalım Allah aşkına abuk sabuk hesapları, oturup adam gibi bir yasa çıkartalım, maaşlara güncelleme yapalım.

Devlet tasarruf yapmaz, ihaleciye, rantçıya para bulur, kur korumalıya kaynak yaratır ama emekliye gelince cepte akrep var. İsraf etmeseniz, ihaleleri açık yapsanız, ekonomiyi liyakatle yönetseniz kaynak bol, kaynak niye olmasın? Bu işin lamı cimi yok, maaşları güncellemekten başka çaremiz yok. 2 emekli karı koca maaşını birleştirse, kira dertleri olmasa, evleri kendilerinin bile olsa aç insanlar sınıfında, yoksul sınıfına atlamaları için kendilerine 4 emekli daha bulup aile kurmaları gerekiyor. Yirmi sene evvel iktidar eleştirisi yaparken simit-çay hesabı yapan Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Bu hesabı yeniden, o gür sesiyle yapsın bakalım, sonuç ne çıkacak?

Maaşları, halk deyimiyle “adam gibi” yeniden güncellemeye tabi tutmamız gerekiyor, bu işin artık şakası yok. Emekliler sizden çok ama çok haklı olarak ve vakur şekilde şunları talep ediyorlar: En düşük emekli maaşının tamamlanan kısmının Hazine Bakanlığından yardım olarak değil, SGK'den kök maaşı olarak verilmesini; en düşük emekli maaşının asgari ücretin altında olmamasını ancak asgari ücretin de gelinen noktada en düşük memur maaşından az olmamasını; özellikle mutfak ve gıda enflasyonunda rakamların kontrol altına alınmasını; eşit yıla eşit primle çalışanların emekli maaşları arasındaki adaletsizliğin intibak yasasıyla giderilmesini; 5510 sayılı Yasa’yla aylık bağlama oranlarıyla cezalandırılmaya son verilmesini istiyorlar; çalıştıkça düşürülen emekli maaşları değil, çalıştıkça, prim ödendikçe yüksek emekli maaşının olduğu sisteme geçişi talep ediyorlar.'' dedi. 

Sonuç

Bu durum, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik yapısında ciddi bir sorunun varlığını gösteriyor. Emekliler, daha adil ve sürdürülebilir bir maaş sistemi talep ediyor. Hükümetin bu sorunları dikkate alması ve somut adımlar atması gerekiyor. Emeklilerin seslerinin duyulması ve onlara layık oldukları saygı ve destek sağlanması, toplumun bütünü için kritik öneme sahip.

Bu makale, Türkiye'deki emeklilerin karşılaştıkları zorlukları, ekonomik sıkıntıları ve çözüm yollarını kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Emeklilerin yaşadığı gerçekler, toplumsal farkındalığı artırmak ve etkili çözümler bulmak için dikkate alınması gereken önemli konular arasında yer alıyor.