Türkiye'nin İdari Yapısında Derinlemesine Bir Eleştiri: Güç, Denetim ve Sistemsel İroniler

Türkiye'nin İdari Yapısında Derinlemesine Bir Eleştiri: Güç, Denetim ve Sistemsel İroniler
Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ'ın Türkiye'nin yönetim sistemi ve politik meseleler üzerine keskin eleştirileri. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Aile ve Gençlik Fonu, İstanbul Büyükşehir Belediye denetimleri ve kamu yönetimindeki değişiklikler üzerine derinlemesine bir analiz.

Türkiye'de siyasi ve idari yapının sürekli bir tartışma konusu olduğu bir gerçek. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulanmaya başlaması ve bu sistemin getirdiği değişiklikler, siyasi arenada önemli bir yer tutuyor. Bu bağlamda, Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ'ın bu konudaki eleştirileri, dikkat çekici ve düşündürücü nitelikte. Bu makalede, Özdağ'ın Türkiye'nin mevcut politik ve idari sorunlarına dair eleştirilerini irdeleyeceğiz.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ve Türkiye'nin Sorunları

2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği ve 2018'de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türkiye'nin yönetim yapısında köklü değişiklikler getirdi. Bu sistem, yürütme yetkisini cumhurbaşkanında yoğunlaştırarak, kuvvetler ayrılığını yeniden tanımladı. Özdağ'ın eleştirileri ise, bu güç yoğunlaşmasının, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sorunları çözme kapasitesine katkı sağlayıp sağlamadığı üzerine yoğunlaşıyor. Özdağ, "Bu kadar güçlüsünüz, neden Türkiye’nin problemlerini çözemiyorsunuz?" diye sorarak, sistemin etkinliğini sorguluyor.

Aile ve Gençlik Fonu Kanunu ve Sayıştay Denetimi

Aile ve Gençlik Fonu Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen ve toplumsal refahı artırmayı amaçlayan bir kanundur. Ancak Özdağ, bu fonun kurulmasının arka planında yatan motive edici sebepleri ve Sayıştay denetiminden kaçınma iddialarını gündeme getiriyor. Özellikle Sayıştay'ın denetim mekanizmalarının etkinliği ve bu mekanizmaların siyasi müdahalelere açık olup olmadığı konusunda ciddi endişeler dile getiriyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Sayıştay Raporları

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Sayıştay tarafından yapılan denetimler ve bu denetimlerden çıkan raporlar, Özdağ'ın eleştirilerinin bir başka odak noktasını oluşturuyor. Özellikle belediyenin vatandaşlara sunduğu ücretsiz ulaşım hizmetleri ve bu hizmetlerin maliyetleri üzerine Sayıştay'ın raporlarına atıfta bulunuyor. Özdağ, bu raporların kamu zararına işaret ettiğini ve sorumlular hakkında işlem yapılması gerektiğini belirtiyor.

Kamu Yönetimindeki Değişikliklere Eleştirel Bakış

Özdağ, kamu yönetiminde yaşanan değişiklikleri de eleştiren açıklamalarda bulunuyor. Özellikle atamalar, ihale süreçleri ve kamu kaynaklarının kullanımı gibi konularda yapılan değişikliklerin şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerine uygun olup olmadığı üzerine duruyor. Bu değişikliklerin, kamu yönetiminin etkinliğini ve verimliliğini olumsuz etkilediğini savunuyor.

''Zaten Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi böyle bir sistem. Bir yandan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, kararnameleriyle, olağanüstü dönemlerde kanun hükmünde kararnamelerle ve Parlamentoda da çoğunlukla hemen hemen her şeyi yapıyorsunuz. Peki, bu kadar güçlüsünüz neden Türkiye’nin problemlerini çözemiyorsunuz, oldukça uzun zaman geçti.

Şimdi, dün buradan bir kanun geçti, kanunun adı Aile ve Gençlik Fonu. Bir milletvekilimiz çıktı, konuştu burada, dedi ki: “Gelin, hep beraber bu kanuna oy birliğiyle ‘evet’ verelim.” Niçin, neden, oy birliğiyle karar vereceğiz? Peki, sizlerin Sayıştay denetiminden kaçmak için neler yaptığınızı bilmiyor muyuz. Bu Sayıştay denetiminden kaçmak için ki Sayıştay da zaman zaman görevlerini tam yapamıyor, 15 Temmuzdan sonra korku iklimi nedeniyle, bir yandan iktidar sopası, bir yandan iktidar havucu nedeniyle -tenzih ederim iyileri- böyle bir ortamda, aynı zamanda bize diyorsunuz ki: “Bunlara hep beraber ‘evet’ verin.”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında Sayıştay bir denetleme yapmış, demiş ki: “Siz yılbaşında ve aynı zamanda bayramlarda vatandaşı ücretsiz taşımışsınız.” Bir daha söylüyorum: “Yılbaşında ve bayramlarda vatandaşı belediyenin otobüsleriyle ve de belediyenin ulaşım imkânlarıyla ücretsiz taşımışsınız.” Ee, ne olmuş? Siz kamuyu zarara uğratmışsınız, Sayıştay böyle rapor vermiş. 161 milyon lira şu an İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve arkadaşlarına zimmet çıkmış vaziyette.

Şimdi, soru önergesi verdim, İçişleri Bakanlığına yazdım, dedim ki: Türkiye'de yılbaşlarında veyahut da tarihî günlerde, millî günlerde, dinî bayramlarımızda ve millî bayramlarımızda hangi belediye, hangi ulaşım sistemleriyle vatandaşlarını ücretsiz taşımışlardır? Şimdi, cevap verecekler, bakalım ipe un mu serecekler yoksa mevzuat hazretlerini mi hatırlatacaklar, bunları görmüş olacağız.

Likayatli kamu görevlilerini, efendim, bunları beğenmiyorsanız, Bakan değişiyor, bu Bakan sanki Cumhuriyet Halk Partili belediye Bakanı veya Gelecek Partili, Saadet Partili, İYİ Partili Bakan, hemen bütün bakanlıklar değişiyor. Bir de bir sistem getirmişsiniz havuza alma. Ya, genel müdürler, yüzlerce genel müdür, genel müdür yardımcıları, bölge müdürleri, daire başkanları, daire başkan yardımcıları, şube müdürleri, il müdürleri, bunlardan hemen hemen 10 bine yakın insan açığa alınmış veyahut da en azından özlük hakları ellerinden alınmadan bunlar havuza atılmış, bir noktada israf ediliyorlar, onların yerine başka insanlar getiriliyor, bunlara mı “evet” diyeceğiz biz? 21/(f)’li, 21/(b)’li ihalelerle 1 liralık malı 5 liraya, 10 liraya verdiğinize mi “evet” diyeceğiz?'' dedi.