Özellikle Tunceli, Bingöl Karlıova, ve Erzincan gibi bölgelerde endişe verici durumlar olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Görür, İzmir'de bulunan 15 fay hattının bilinmeyen özellikleri nedeniyle endişe duyduklarını ifade ediyor. İzmir yarımadasını kesen bu fay hatlarının deprem üretme potansiyelini bilmedikleri için sorun olarak görüyorlar.
Deprem Gerçeği ve Hazırlık Çağrısı
Prof. Dr. Görür, Türkiye'nin genelinde büyük ölçüde ciddi deprem risklerinin olduğunu vurguluyor. Depremin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu ve bu nedenle depremle yaşamayı öğrenmek gerektiğini belirtiyor.
Kentlerin Dirençli Hale Getirilmesi Gerekiyor
Görür, deprem risklerine karşı alınacak önlemlerin sadece kentsel dönüşümle sınırlı olamayacağını ifade ediyor. Depreme hazırlık yapmanın daha kapsamlı bir süreç olduğunu ve mikro bölgeleme çalışmalarının önemine dikkat çekiyor.
Manisa'nın Deprem Riski
Prof. Dr. Görür, Manisa'nın tarihsel olarak büyük depremlere maruz kaldığını ve bu nedenle depreme hazırlıklı olması gerektiğini belirtiyor. Ancak, kentsel dönüşümün yeterli olmadığını ve altyapı sorunlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Deprem Sonrası Yapılan Yanlışlar
Görür, deprem sonrası yapılan hatalı uygulamaların ileride büyük sorunlara neden olabileceğini söylüyor. Özellikle molozların yanlış şekilde bertaraf edilmesinin çevre ve insan sağlığı açısından ciddi riskler oluşturabileceğine dikkat çekiyor.
Bilimsel Yaklaşımın Önemi
Prof. Dr. Görür, deprem risklerine karşı bilimsel ve sistematik bir yaklaşımın önemini vurguluyor. Bilgi eksikliği ve bilimsel yöntemlerin ihmal edilmesinin uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabileceğini belirtiyor.