Yapay zekâ (YZ), son yıllarda toplumun her alanında hissedilen bir etki yaratmaya başladı. Sağlıktan ulaşıma, eğitimden bankacılığa kadar pek çok sektör, bu teknolojinin sunduğu avantajlardan yararlanıyor. Ancak bu ilerlemenin hızı, hukukun teknolojiyi nasıl düzenleyeceği konusundaki tartışmaları da beraberinde getiriyor. Yapay zekânın sağladığı faydalar yanında, bireylerin temel haklarına yönelik riskleri de göz ardı edemeyiz. Özellikle kişisel verilerin işlenmesi, ifade özgürlüğü, ayrımcılık ve mahremiyet ihlalleri gibi konular, yapay zekânın hukuki boyutunu ön plana çıkarıyor.
Bu yazıda, yapay zekânın hukuki düzenlemelerle nasıl şekillendirildiğine, özellikle Avrupa Birliği Yapay Zekâ Düzenlemesi'ne ve Türkiye'nin bu alandaki gelişmelerine odaklanacağız.
Yapay Zekâ ve Hukuki Tartışmalar
Yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, bu sistemlerin bireylerin haklarına etkileri tartışılmaya başlandı. Özellikle, Amerika'daki bir araştırma, hastanelerin kullanmış olduğu bir algoritmanın ırksal önyargı içerdiğini ortaya koydu. Siyahi hastalar, beyazlara göre daha az bakım hizmeti alıyordu. Bu durum, algoritmanın geçmişteki verilerle eğitilmesinden kaynaklanıyordu. Benzer şekilde, ChatGPT gibi yapay zekâ uygulamaları hakkında da hukuki tartışmalar yaşandı. GPT-3'ün piyasaya sürülmesiyle, eğitim verilerinin kişisel verileri içerdiği ve bu verilerin bazen gerçek durumları yansıtmadığı anlaşıldı.
Avrupa Birliği Yapay Zekâ Düzenlemesi
2021 öncesinde Avrupa Birliği, yapay zekâ teknolojilerinin etik ve hukuki çerçevesini belirlemek için çalışmalarına başladı. 2021 yılında, yapay zekâ sistemlerinin risk düzeyine göre sınıflandırılmasını ve bu sistemlerin insan hakları, temel özgürlükler ile uyumlu olmasını sağlayacak bir düzenleme taslağı yayımlandı. Bu düzenleme, özellikle yüksek risk taşıyan yapay zekâ uygulamalarını hedef alıyor. Sağlık, ulaşım, hukuk ve asayiş gibi alanlarda kullanılan yapay zekâ sistemleri için etik standartlar ve şeffaflık ilkeleri getiriliyor. Bu düzenlemelerle, bireylerin haklarının korunması ve yapay zekânın toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması hedefleniyor.
Türkiye'nin Yapay Zekâ Hukuku Adımları
Türkiye'de de yapay zekâ teknolojilerinin hukuki düzenlemesi konusunda adımlar atılmaya başlandı. Özellikle 2020'lerin başından itibaren, bu alanda hukuki boşlukların doldurulması ve yapay zekâ uygulamalarının etik kurallar çerçevesinde geliştirilmesi üzerine tartışmalar arttı. Türkiye'de kişisel verilerin korunması ve işlenmesi konusunda 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) bulunmakta. Ancak yapay zekâ sistemlerinin özel olarak ele alınması gerektiği konusunda bir farkındalık oluşmaya başladı. Özellikle yapay zekâ uygulamalarının karar alma süreçlerinde insan haklarına etkilerinin daha detaylı incelenmesi gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç ve Gelecek Perspektifi
Yapay zekâ teknolojileri, hukukun yeni sınırı olarak ortaya çıkıyor. Bu teknolojilerin getirdiği yenilikler kadar, bireylerin haklarına ve toplumsal düzene etkileri de büyük önem taşıyor. Hem Avrupa Birliği'nin hem de Türkiye'nin yapay zekâ sistemlerini düzenleme konusunda attığı adımlar, bu teknolojilerin etik ve hukuki çerçevede geliştirilmesini sağlamak için kritik öneme sahip. Gelecekte, yapay zekâ uygulamalarının daha fazla yaygınlaşmasıyla birlikte, bu alanda hukuki düzenlemelerin de daha da gelişmesi ve detaylandırılması bekleniyor. Yapay zekâ ve hukuk arasındaki bu dinamik etkileşim, teknolojinin insan hayatına katkılarına odaklanırken, bireylerin haklarını da korumayı hedefliyor.